Türk Futbolu ve Tahkim – AİHM Kararı Sonrası Reform İhtiyacı – Tespit ve Öneriler

Türk Futbolu ve Tahkim – AİHM Kararı Sonrası Reform İhtiyacı – Tespit ve Öneriler

Dr. Öğr. Üyesi Ural Aküzüm

Gedik Üniversitesi Hukuk Fakültesi

İdare Hukuku A.B.D. Öğretim Üyesi

İstanbul Tahkim Derneği

Başkan Yardımcısı

Özet

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (“AİHM”) 28 Ocak 2020 tarihli kararı[1], Türkiye Futbol Federasyonu (“TFF”) Tahkim Kurulunun bağımsız ve tarafsız olmadığını ve TFF Tahkiminin adil yargılama kriterlerine uygunluk taşımadığını açıkça ortaya koymaktadır. Karar mükerrer bir tazminat kararı değil, pilot karardır ve futbolda doğrudan, tüm spor branşlarında ise dolaylı olarak kapsamlı bir spor hukuku reformunu zorunlu hale getirmiştir.

Tüm branşlarda yer alan, tüm spor tahkim kurullarının kararda sıralanan adil yargılama ve bağımsız ve tarafsız tahkime ilişkin ilkeler dikkate alınarak, evrensel hukuk ve hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde yeniden teşkil edilmesi gerekmektedir.

AİHM kararının henüz kesinleşmemiş ve 1 yıla varan bir itiraz süreci içermektedir. Ancak ülke örnekleri ve kararın dayanakları dikkate alındığında reform adımları atılması için itiraz sürecinde zaman kaybedilmemesi gerekmektedir. TFF Tahkim Kurulu tarafından bu 1 yıllık sürede alınacak kararların meşruiyeti de tartışmalı olacaktır.

Bu çerçevede yapılması gereken reformlar büyük bir seferberlik ve katılımla gerçekleştirilmeli, bu makalede yer verdiğimiz TFF Tahkim Kurulu’nun reforme edilmesi veya tüm branşlar için ortak bir Tahkim Merkezi kurulması önerileri tartışılmalıdır.

AİHM Pilot Karar Mekanizması

AİHM Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (“AİHS”) kapsamındaki hakların etkin korunması için kurulmuş olup 1989’den beri Türkiye de AİHM kararlarının bağlayıcılığını tanımaktadır.[2] Dolayısıyla, makale kapsamında incelemeye konu olan karar da bağlayıcıdır.

Mevcut karar mükerrer değil, bir pilot karardır. Pilot karar usulü, dava konusu hususun alında yatan yapısal sorunları tespit ederek ilgili devletlere bu sorunları ortadan kaldırma konusunda yükümlülük getirir. Yani sadece davacıya karşı hak ihlal(ler)inin olup olmadığının tespit edilmesi ve davacının zararlarının giderilmesinden öte bir işlevi vardır.

Söz konusu davada da TFF ile TFF Tahkim Kurulu’nun ilişkisini düzenleyen mevzuata yönelik bazı tespitler yapılmıştır. Türkiye’nin bu tespitler doğrultusunda mevzuatı elden geçirmesi gereklidir.

Kararın İçeriği

AİHM, Ali Rıza ve Diğerleri v. Türkiye davasında kararını 28.01.2020 tarihinde vermiştir. Bu kararda mahkeme Ömer Kerim Ali Rıza ve Serkan Akal’ın taleplerini kabul ederek TFF tahkim kurulunun bağımsız ve tarafsız olmadığından bahisle AİHS m.6/1’de yer alan adil yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde karar vermiştir.[3] Bu doğrultuda AİHM kararında Türkiye’nin bu tahkim kuruluna ilişkin madde 6/1’in ihlalinin oluşmasına sebep olan unsurlara karşı genel tedbirler alması gerektiğini belirtmiştir. Mahkeme bunun yanı sıra Ömer Kerim Ali Rıza (18.475 €) ve Serkan Akal (12.500 €) lehine para cezasına hükmetmiş ve bu ödemelerin m.44/2 uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 3 ay içerisinde yapılması gerektiğini aksi halde ödemenin faizi ile birlikte gerçekleştirilmesi gerekeceğini belirtmiştir.[4]

Burada mahkeme tarafından kastedilen genel tedbirlerden ne anlaşılması gerektiğine değinmek yerinde olacaktır. Belirtmek gerekir ki AİHM ülkemizin de taraf olduğu bir uluslararası sözleşme ile kurulmuş olduğundan burada verilecek ihlal kararları sözleşmenin ihlali anlamını taşıyacaktır. Bu nedenle de telafisi mümkün olan hallerde bu ihlalin giderilmesi gerekmektedir. Bu genellikle eski halin iadesi yolu ile gerçekleştirilmektedir. Bu durumda TFF tahkim kuruluna ilişkin olarak bazı yapısal değişiklikler yapılması gerekecektir. Bu bakımdan örnek olarak 8 Haziran 1998 tarihli İncal v. Türkiye[5] kararının etkisine bakılabilir. Bu kararda AİHM, Devlet Güvenlik Mahkemesi’nin (“DGM”) bir askeri mahkeme olmasına rağmen hakimlerden birinin asker olduğuna işaretle mahkemenin bağımsız ve tarafsız olmaması gerekçesi ile 6.maddeye aykırılığa hükmetmiştir.[6] Bu kararı yerine getirmek amacı ile 18.06.1999 tarihinde 4388 sayılı kanun çıkartılmış ve Anayasa m.43 ile DGM’nin Kuruluş Kanunu’nda gerekli değişikler yapılmıştır.

Kararın Yürürlüğe Girmesi ve Denetlenmesi

Bu karar 3 aylık süre içerisinde kesinleşecektir ve Türkiye’nin bu süre içerisinde karara karşı itiraz hakkı bulunmaktadır.[7] Bu şekilde bir itirazın yapılması halinde itirazın 1 yıllık süre içerisinde sonuçlandırılması gerekecektir.

Madde 6’ya aykırılığı gidermek üzere gerekli yapısal değişikliklerin yapılıp yapılmadığı Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından denetlenecektir.[8] Bu komite 3 ayda bir olmak üzere yılda dört defa toplanmakta ve AİHM kararlarının yerine getirilip getirilmediğini denetlemektedir. Bakanlar komitesi bu kararın Türkiye tarafından yerine getirilmediğine karar verirse AİHS m.46 uyarınca önce yazılı bildirimde bulunacak, karar yine yerine getirilmezse bu husus 2/3 oy çokluğu ile AİHM’e götürülecektir. Mahkeme ihlali tespit ettiği takdirde alınacak önlemleri tespit için kararı tekrar Bakanlar Komitesi önüne götürecektir. İhlal olmadığına karar verildiği takdirde ise incelemeye son verilecektir.

Atılması Gereken Adımlar

AİHM kararında yapısal sorunları tespit etmiştir. Türkiye’ye bu sorunları ortadan kaldırma konusunda yükümlülük getirmiştir. Bu aşamadan sonra atılması gereken adımları ve yapılması gereken reformun içeriğini konusunda AİHM Kararından yola çıkarak getirdiğimiz öneriler aşağıdaki şekildedir:

· TFF Tahkim Kurulunun seçim sürecini tarafsızlık ilkesine çelişmeyecek şekilde yeniden belirlemek gerekmektedir.

· Söz konusu kararda, TFF ile TFF Tahkim Kurulu’nun ilişkisini düzenleyen mevzuata yönelik net tespitler yapılmıştır. Türkiye’nin bu tespitler doğrultusunda futbol tahkimini yeniden yapılandırması gerekmektedir. AİHM tahkim kurulunun varlığı ile ilgili doğrudan bir tartışmaya girmemektedir, ancak tahkim kurulunun işleyişinin bir hak ihlali yarattığını söylemektedir.

· TFF tahkim kurulu yargıçlardan oluşmamaktadır. Spor mahkemesi tahkim kurulu ile yönetim kurulu ve başkanın görev sürelerinin aynı anda dolması adil yargılanma hakkını ihlal etmektedir. Bu nedenle yapısal reformlar getirilmesi gerekmektedir.

· Bu kurulun 6 yıllığına seçilmesi düşünülebilir. Kurula üye seçilme yönteminde bir değerlendirme marjı da bırakılmalıdır. Bu doğrultuda üyelere azledilemezlik gibi güvenceler getirilmesi gerekmektedir.

· Mevcut halde TFF Başkan Adayı kendi listesini hazırlayarak diğer tahkim kurulu üyelerini de belirlemektedir. Oysa yargılama organını oluşturacak kişilerin bu şekilde başkan tarafından seçilmesi adil yargılanma hakkının ihlaline neden olmaktadır. Reform sürecinde tahkim kurulunun birbirlerinden bağımsız üyelerden teşkil edileceği bir mekanizma oluşturulmalıdır.

· TFF Yönetim Kurulu’nun talimat verme yetkisi vardır ve bu talimatların Türk hukukuna ve uluslararası spor hukukuna uygunluğunu denetleyen de yine tahkim kuruludur. Bu hukuken sakat bir yapı ortaya çıkarmaktadır.

· Futbol tahkim kuruluna, TFF tüzel kişiliğinden ayrı bir tüzel kişilik verilmesi de bağımsızlığı arttırabilecek çözümler arasındadır.

· Tahkim kurulunun tarafsızlığı ve bağımsızlığı için tahkim kurulu üyelerinin göreve gelme biçimi, görev süresi ve yetkinlikleri ile ilgili konuların güvence altına alınacağı yasal düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır.

· Görev süresi, meslekte kıdem gibi kriterlerin kurulun seçiminde dikkate alınması gerekmektedir. Burada görev yapacak hukukçuların meslekte 10 yılın üzerinde kıdemlerinin bulunması gerekmelidir.

· Karar içeriği açısından doğrudan TFF Tahkim Kurulu’nun muhatap almaktadır. Ancak içerdiği ilkeler açısından tüm diğer spor branşları için de geçerlidir. Bu çerçevede sadece futbolda değil, tüm branşlarda tahkim yargılamasının reforme edilmesi gerecektir.

Sonuç ve Öneriler

Bu aşamada önerimiz Kanada’daki Spor Uyuşmazlıkları Çözüm Merkezi (SDRCC)[9] benzeri örnekler de incelenerek tüm spor branşlarını kapsayacak, merkezi, tarafsız ve bağımsız bir Spor Uyuşmazlıkları Tahkim Merkezi kurmaktır. Bu kurum CAS’ın da Türkiye’deki izdüşümü olacaktır.

Diğer bir alternatif önerimiz ise mevcut yapı ile uyumlu ancak AİHM kararını içerecek bir reform gerçekleştirilebileceğidir. TFF Tahkim Kurulunun seçim süreci yönetim kurulundan zaman, görev süresi, hiyerarşi ilişkisi ve tarafsızlık bağımsızlık ilkesiyle çelişmeyecek şekilde yeniden belirlenmelidir. AİHM, Tahkim kurulunun varlığını değil seçimi ve işleyişine ilişkin bir değerlendirmeyle Türkiye’yi mahkum etmiştir. Bu çerçevede, Tahkim kurulu üyelerinin 6 yıllığına ayrı bir listeyle doğrudan genel kurul tarafından seçilmesi ve özerkleştirilmesi ile fiziksel mekan değişikliği düşünülebilir. Tahkim Kurulu üyelerini TFF başkanı ve YK üyeleri belirlememelidir.

2011’de TBMM’de hiçbir konuda olmayan büyük konsensusla Anayasa değişikliği yapılarak spor tahkiminin anayasal güvence altına alınmıştır. Bu anayasal güvencenin tahkim kurulunu teşkil eden düzenleme ve uygulamalarla altının doldurulamamıştır. Bilindiği gibi Anayasa’nın “Sporun Geliştirilmesi” başlıklı 59’uncu maddesine “Spor federasyonlarının spor faaliyetlerinin yönetimine ve disiplinine ilişkin kararlarına karşı ancak zorunlu tahkim yoluna başvurulabilir. Tahkim Kurulu kararları kesin olup bu kararlara karşı hiçbir yargı merciine başvurulamaz” hükmü eklenmiştir.

Gelinen aşama bir fırsat olarak görülmeli, Türkiye’deki tüm spor branşlarında hukuki kararların tamamıyla bağımsız ve tarafsız tahkim kurulları eliyle yapılması için büyük bir seferberliğe girişilmelidir.

[1] AİHM Kararı; Ali Rıza and Others v. Turkey; 30226/10 5506/16; 28 Ocak 2020;

https://hudoc.echr.coe.int/eng#{“itemid”:[“001-200548”]}

[2] Özbudun, Ergun (2007).“Democratization Reforms in Turkey, 1993- 2004”. Turkish Studies, 8(2), sf. 188.

[3] [3] AİHM Kararı; Ali Rıza and Others v. Turkey; 30226/10 5506/16; 28 Ocak 2020; para. 223

https://hudoc.echr.coe.int/eng#{“itemid”:[“001-200548”]}

[4] AİHM Kararı; Incal v. Turkey; 22678/93; 6 Haziran 1998;

https://hudoc.echr.coe.int/fre#{%22itemid%22:[%22001-58197%22]}

[5] AİHM Kararı; Incal v. Turkey; 22678/93; 6 Haziran 1998;

https://hudoc.echr.coe.int/fre#{%22itemid%22:[%22001-58197%22]}

[6] AİHM Kararı; Incal v. Turkey; 22678/93; 6 Haziran 1998; para. 73

https://hudoc.echr.coe.int/fre#{%22itemid%22:[%22001-58197%22]}

[7] Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi , m. 43-44.

[8] Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi , m. 46.

[9] CRDSC Kuruluş Belgeleri; Erişim 30 Ocak 2020;

http://www.crdsc-sdrcc.ca/eng/about-corporate-docs