27 February 2020 Dünya Ticaret Örgütü Uyuşmazlık Çözüm Mekanizmasında Reform İhtiyacı
Dünya Ticaret Örgütü, kuruluşunun 25. yılında küresel ticaret savaşlarının yeni cephesi haline dönüşmüş görünmektedir. 2019 Aralık ayında Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Uyuşmazlık Çözüm mekanizmasının ABD Yönetimi tarafından atanmayan hakimler nedeniyle kitlenmesi uluslararası ticaret gündeminin ana konularından biri olmuştur.
Dünya Ticaret Örgütü Çin ve Rusya başta olmak üzere, gelişmekte olan ülkelerin, rekabetçi serbest pazar ekonomisine geçiş yapacakları öngörüsü ile kurulmuştur. Ancak aradan geçen zamanda bu öngörünün en azından orta vadede gerçekleşeceğine dair umutlar tükenmiş durumdadır. Örneğin Çin Devleti firmalarına doğrudan destek olmayı sürdürmektedir. Üstelik bu uygulamalar 2008 krizinden sonra sanayi politikası merkezli olarak önce Avrupa Ülkelerinde, Trump dönemi ile birlikte de ABD’de görülmeye başlanmıştır.
Söz konusu yeni politikalar DTÖ’de açılacak birçok davaya kaynaklık etmektedir. Bu çerçevede ABD bir taraftan gelişmekte olan ülkelerin avantajlarını ortadan kaldıracak reform önerileri yapmakta, bir taraftan da mevcut çözüm mekanizmalarını kilitlenmektedir. Bu girişimlerin sonucu olarak görev süreleri sona eren iki hakimin temyiz oranından ayrılmaları ile birlikte DTÖ Uyuşmazlık Çözüm Sistemi çalışmaz hale gelmiştir.
Bu not ile konuyu tahkim bakış açısını ile değerlendirecek ve gözden kaçan bazı konulara ışık tutmaya çalışacağız.
DTÖ Uyuşmazlık Çözüm Mekanizması Nasıl Çalışıyor be temyiz organı neden kritik?
DTÖ Uyuşmazlık Çözüm Mutabakatına göre, uyuşmazlıklara ilişkin yapısı bir tür tahkim heyeti olarak nitelendirilebilecek panellerde çözüm getirilmektedir. Panel kararlarına tarafların itiraz etmeleri durumunda yedi yargıçtan oluşan temyiz heyetini tarafından değerlendirilmektedir. Temyiz heyetinin en geç 90 gün içinde vereceği karar, Uyuşmazlık Çözüm Organının alacağı icra kararı ile birlikte hukuken bağlayıcı nitelik kazanmaktadır.
Bu çalışma yapısında temyiz organın kritik bir önemi bulunmaktadır. Çünkü panel kararından memnuniyetsiz olan taraf mutlaka temyiz heyetine gitmektedir. Uyuşmazlık Çözüm organı da kararlara ancak oybirliği ile itiraz edebilmektedir.
ABD Sürecin Teknik işleyişine ilişkin ne zamandan beri eleştirilerde ve müdahalede bulunuyor?
Söz konusu ikili çözüm sistemine ABD aslında örgütün kurulduğu dönemlerden beri taraftar değildir. ABD’nin önerisi tahkim kurulunun nihai karar alacağı bir mekanizmaydı. Yargıçlardan oluşan bir temyiz mekanizması daha çok Avrupa Birliği’nin talebi ile teşkil edilmiştir.
ABD son 20 yıldır temyiz mekanizmasına yönelik yoğun eleştiriler getirmekte, 2011 yılından bu yana da temyiz mekanizmasına karşı tavır koymaktadır. 2016’dan itibaren ise mekanizmanın çalışmasını zorlaştıracak müdahalelerde bulunmaktadır. Bu müdahaleler, temyiz heyetindeki yargıçların görev sürelerinin birbiri ardına dolduğu Trump döneminde DTÖ Uyuşmazlık çözüm yapısını kilitleyecek bir hale gelmiştir.
ABD hangi eleştirileri getiriyor?
· Temyiz organının somut uyuşmazlık konusunu aşan karar ve gerekçe metinleri ile hukuki tespitler yaparak içtihat geliştirme çabası içine girmesi. Bu durum üzerinden Dünya Ticaretine yön verme çabası
· Karar verme süresi, görevi sona eren üyenin dosyadan el çekmesi gerekliliği gibi konularda Uyuşmazlık Çözüm Mutabakatına göre değil, temyiz oranının kendi içinde oluşturduğu Çalışma Usullerine göre karar alınması
· Uyuşmazlık çözüm mekanizmasının 3 halkadan oluşmasına karşın panel kararlarının nihai ve bağlayıcı olmaması, uyuşmazlık çözüm organında ise oybirliği gerekmesi nedeniyle diğer iki halkanın tamamen işlevsiz kalması ve temyiz organının baskın niteleye sahip olması
· Temyiz oranına üye atama sisteminin müdahaleye açık olması, bu müdahalelerin hem taraftarlık hem de süreci kilitleme riski taşıması
Kilitlenme tahkim yolu ile nasıl aşılmaya çalışılıyor?
Çeşitli ülkeler mutabakatın 25. maddesindeki tahkim yolunu esas alacaklarını ve temyize gitmeyeceklerini önceden kararlaştırdıklarını açıklamaktadır. Örneğin ABD ve Kanada bu yol ile uyuşmazlıklarını çözebilecekleri duyurmuşlardır. Uyuşmazlığa düşen farklı taraflar da panel kararını temyize götürmeyeceklerini önceden kararlaştırabilmektedir. Bu durumda panel kararı bağlayıcılık kazanmaktadır.
Nihai reform ve çözüm önerileri neler?
ABD, esasen devrimsel reformlara ihtiyaç olmadığını, rahatsızlık duyulan noktanın, mutabakatın gelişmekte olan ülkeler lehine aşırı yorumlanarak içtihat oluşturulması olduğunu ifade etmektedir.
Çözüm için Eski DTÖ Genel Direktörü Pascal Lamy ise oldukça radikal bir çözüm önermektedir: Temyiz Oranının tamamen kaldırılması. Bu durumda Panel bir tahkim heyeti gibi faaliyet gösterecektir.
DTÖ’nün şimdiki Genel Direktörü Roberto Azevedo ise ülkelerin geniş katılımı ile yürütülecek bir sürecin ardından krizin aşılabileceğini belirtmektedir.
Çözüm önerileri içinde tahkim nasıl ön plana çıkıyor?
DTÖ Uyuşmazlık çözüm mekanizması krizi uluslararası ticaret ile ilgili sorunların devletler arasında da olsa nihai ve bağlayıcı tahkim dışındaki yöntemlerle çözümünün zorluklarını ortaya koymaktadır. Bu tartışmalar içinde tahkimin çok da fazla bahsedilmeyen iki avantajı ön plana çıkmaktadır.
Tahkim, hakimlerden oluşan kalıcı yargı mekanizmalarına göre “içtihat yaratma” niteliği daha az olan bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Hakem, hâkim gibi içtihat yaratma kaygısı gütmez. Bu sayede uyuşmazlıklar siyasi karar alıcılarının fikir birliği ile oluşturdukları “konvansiyonların dışına çıkmadan” ve uyuşmazlığın özüne ilişkin konulara yoğunlaşarak çözülebilir.
Diğer bir avantaj ise devletlerin taraf olduğu uyuşmazlıklar için ön plandadır. Devletler uyuşmazlık çözüm mekanizmasından memnun olmadıklarında yargıç ataması yapmamak, maddi kaynakları kısmak gibi önlemlerle mekanizmaları kilitleyebilmektedirler. Tahkim ise yapısı gereği uyuşmazlığın tek tarafının veya yargı mercii tarafından kilitlenmesi imkânsız bir yapıdadır. Tahkim sözleşme ve uyuşmazlık taraflarından sadece birinin inisiyatifi ile de yürütülebilir.
DTÖ krizi de tahkimin bu iki avantajının ön plana çıkarılması ile çözülebilir.